30 Temmuz 2016 Cumartesi

Oyuncluk Bölümlerine hazırlık



Eğer yaşınız 17-26 arasında ise ve lise mezunuysanız, iş hayatınıza profesyonel bir oyuncu olarak başlamak istiyorsanız, üniversitelerin oyunculuk bölümleri tam aradığınız yer olacaktır. Üniversitelerin oyunculuk bölümlerinde genellikle yaş sınırlaması yazmaz, ancak çoğunlukla 26 yaşın üstündeki adaylara çok sıcak bakılmadığı gerçeği ne yazık ki vardır. 



















Gelin bu bölümlerin biraz daha derinine inelim.

Öncelikle böyle bir bölümde okumanın avantajlarını, güzelliklerini ve çekiciliğini zaten biliyorsunuzdur. Ben size gelin dezavantajlarından bahsedeyim.



Şimdi yaygın olan bir gerçek var ki bu bölümü bitirdiğinizde ve öyle çok şanslı falan değilseniz, aç kalabilme olasılığınız oldukça yüksek. Evet! Çünkü sizin gibi birçok insan mezun oluyor, haliyle de bir çok rakibiniz oluyor. "Tamam bu gayet normal her meslekte böyle..." dediğinizi duyar gibiyim. Ancak sizin rakibiniz sadece oyunculuk bölümü meslektaşlarınız değil. Yıllarca mühendislik yapmış-okumuş biri de karşınıza geçip oyunculuk yapıyorum diyebilir. Okulu bitirdikten sonra sırf manken diye ya da sizden daha güzel, daha kaslı diye insanlar tercih edildiğini görebileceksiniz. Yetenekten bahsetmiyorum bile! Onun için kendinize sormanız gereken bir soru var. Çevremizi kandırabiliriz ama kendimizi kandıramayız...

 Kendinize sormanız gereken soru şu:


"Sadece diziler de oynamak için, ünlü olmak için mi oyunculuk okumak istiyorum? Yoksa bu mesleğin inceliklerini, acısını-kederini çekip gerçek bir sanatçı olmak mı istiyorum?


Üstelik ikinci seçeneği seçseniz bile gerçek bir sanatçı olma ihtimaliniz düşük. Çünkü meslektaşlarım da hak vereceklerdir, ne yazık ki her mezun, sanatçı olmaz! Karamsarlığa düşürmeye ya da vazgeçirmeye çalışmıyorum. Sadece bu yoldaki gerçekleri göstermeye çalışıyorum. Sadece şunu bilin birileri o yüzlerce hatta binlerce kişinin girdiği okulu kazanacak ve birileri o okulları bitirip sanatını iyi bir şekilde icra edecek. Peki bu neden siz olmayasınız? 



Şimdi kaldık biz bize... Kararını verdin "Evet, arkadaş oyunculuk okuyacağım! Ölmek var dönmek yok! Yaktım gemileri vs..." diyorsan sana vereceğim ilk tavsiye bol bol okumaktır. Az okuyarak da oyuncu olabilirsin(-ki olanları tanıyorum) ama iş biraz ciddiye bindiğinde ve gerçekten kayda değer bilgisi, entelektüel birikimi olan birileri ile çalıştığında hakkında sığ ya da sığır olarak bahsedilmesini istemezsiniz değil mi? Unutma sadece yetenek yeterli değildir. Yeteneği işleyebilme kabiliyeti de kazanman gerek. Bunun için de bıkmadan okumak zihninin ve bedeninin olanaklarını geliştirmen gerek.

Sınav kısmıyla ilgili birinden yardım alman gerekli. Ne yazık ki öyle, hemen hemen bütün jüriler belirli bir bilgi ve beceri düzeyi isteyeceklerdir.


Bana mail yoluyla ulaşabilir ve tavsiye isteyebilirsiniz. Bununla birlikte bulunduğunuz şehirlerde ki oyunculuk bölümlerine gidip orada ki öğrenci ve hocalarla konuşabilirsiniz. 


"Aslında her girişimde en önemli konu: Eyleme geçmek!"


Birazda sınavlar ve içeriğinden bahsedeyim size...


Öncelikle her üniversitenin oyunculuk sınavları aşağı yukarı birbirine yakındır. Tabii aradıkları kriterler bam başka olabilir. Örneğin bir okul müzik duyumuna çok önem verirken, başka bir bölüm bedensel kabiliyete daha çok önem verebilir. Ama sınavda bunlar yüzünden de geçilemediği de olmaktadır. Yani demek istediğim bu bölümlere girmek istiyorsak; iyi bir konuşma-işitme yeteneği ve esnek, kuvvetli, kabiliyetli bir beden yapısı olmazsa olmazınız olmalı. Şu da unutulmamalıdır ki kilolu biri olabilirsiniz, bu sınavları geçmenize engel teşkil etmeyecektir. Yeter ki siz, dans figürlerini yapabilen, hareketi çabuk algılayan ve bedenini zorlamaktan çekinmeyen bir beden yapısında olun. Tiyatro da sadece tek tip olamaz, zayıf,kilolu, uzun ya da kısa olan pek çok insana ihtiyaç duyulmaktadır. Gerçek hayatta da öyle değil midir?


Bunları cebimize koyduk şimdi gelelim asıl meseleye...


Hemen hemen bütün bölümlerin sınavlarında doğaçlama kısmına yer verilmektedir. 


Doğaçlama:hiç hazırlanmadan, birdenbire ve içine doğduğu gibi söyleme ve oynama biçimi. ( bknz: Tuluat)


O anda yapılması istenen bir çalışmadır. Jüri bu kısımda sahneye adapte olmanıza, yaratıcılığınıza, hissetmenize, beden kullanımınıza ve bunun gibi daha pek çok yaptığınız eylemleri değerlendirir.


Şimdi, eğer bu tip bir çalışmayı daha önce yapmadıysanız. Gerçekten zorlanacaksınız demektir. Bunun alıştırmalarını, nelere dikkat edilmesi gerektiğini önceden yapmanız-tecrübe etmeniz gerekir. Bu sayede sahne de daha rahat olursunuz ve dikkatinizi sadece önemli kısımlara verebilirsiniz. Zor gibi görünür ve bazı doğaçlamalar da gerçekten zordur, fakat yeterli çalışma ile üstesinden gelinebilecek bir aşamadır.


Eğer doğaçlama ile ilgili daha fazla bilgi ve alıştırma istiyorsanız, buradaki doğaçlama bölümünden, nasıl çalışılması gerektiğini ve sınavlar da çıkmış bir çok doğaçlama parçasını görebilirsiniz.



İkinci değinmek istediğim konu ise işitme sınavı kısmı. Sınavlar da piyano başında bulunan jüri size bir ses, iki ses, üç ses şeklinde sesler soracaktır. Bunları dinleyip, ayırt edip ses olarak "na-na" şeklinde vermenizi isteyeceklerdir. Bu konu tamamen kişiseldir. Bazen sadece bir saat kulak eğitimi( işitme-duyma eğitimi) ile hemen yapılabilir. Bazen de daha fazla uğraş ve algı gerektirebilir. 
Ama size ufak bir tavsiye: özellikle iki ses ve üç ses sorulduğunda sesleri uzunca bir süre dinleyin, ta ki ses artık duyulmayacak düzeye gelinceye kadar bekleyin. Bu sayede seslerin ayrıştığını ve daha anlaşır olduğunu fark edeceksiniz.

Tabii ki bunun yanında en iyi sonucu, bir müzik hocasından yardım alarak sağlayabilirsiniz. 

Sonraki kısımsa bedensel yeterlilik...


Bu kısımda esnekliğiniz ve bedensel kabiliyetiniz gözlemlenecektir.

Bedeninize hakim olmak istiyorsanız, bunun için yapacaklarınız çok basit her gün programlı bir şekilde koşu  ve dans eğitimi, eğer kursa yazılacak maddi durumunuz yoksa tek kişilik dans videolarını izleyip yapmaya çalışın, emin olun faydası olacaktır. Ayrıca güçlü bir fizik, okulu kazandıktan sonra da prova, derslerde de işinize yarayacaktır. Kesinlikle üstüne düşülmesi gerek bir konudur.

İyi bir beden duruşu jüri için en önemli unsurlar arasında olacaktır. Kilonuz, boyunuz ne olursa olsun zinde bir beden ile daha çok avantajınız olacaktır.





Gelelim en önemli konuya Sahne ve tiradlar...

Bazı bölümler de doğaçlama kısımını da sahnede isteyebilirler ya da okulun oda sahnesi boyutlarında olan yerlerinde de istenebilir.


Jüri her ne kadar bütün kısımlar çok önemli dese de bana göre en önemli kısım tiradların oynandığı bölümdür. Ses tonunuz, bedeninizi kullanmanız ve en önemlisi duygunuzun gerçekliğini göstereceksiniz.



Önceden seçtiğiniz çalıştığınız bir komedi bir dram türünde olan parçalarınızı jüri karşısında oynayacaksınız. Bazı bölümler de kendi verdikleri zorunlu tiradlar olabilir. Bunları büyük özveriyle çalışıp girmelisiniz. Sınav da ışığınızı en iyi şekilde yansıtabileceğiniz kısım bu kısımdır. 



Bu kısım çok önemlidir. Çünkü sizi yanlış çalıştıran insanlar olabilir ve yıl kaybetmenize neden olabilir.

 Bunun için metni nasıl okumalıyız, tirad çalışırken nelere dikkat etmek gerekir, diksiyon nedir?, ezberleme çeşitleri nasıldır gibi pek çok sorunuza aşağıdaki linklerden aktarmaya çalışacağım.

Tirad Nedir? Tirad Çalışması...
Diksiyon nedir? ve Ses Organlarını Geliştirme Çalışması
Sonuç olarak, bu sınavlarda daha önemli-önemsiz ayrımı yapmadan bütün kısımları iyi bir şekilde çalışmak gerekir. İyi olmadığınız konunun üstüne daha fazla gidin. İnsanlara soru sormaktan çekinmeyin! Herkes bir şekilde sorularının cevaplarını öğreniyor, yeter ki kendinize olan inancı kaybetmeyin.

Bende dahil olmak üzere pek çok arkadaşım, bu bölümleri en az iki yıl denedikten sonra kazandık. Bazı arkadaşlarım ilk senesinde, bazıları da 4-5 yıl denedikten sonra kazandı. Sınav da başarılı olmamanız sizi yeteneksiz yapmaz. Eğere böyle bir durumla karşılaşırsanız, durumu avantajınıza çevirin daha çok hırslanın!

Okuduğum bölüme sınav da yedek kadrosu ile giren arkadaşlarım, bölümün en iyi oyuncuları arasında gösterilerek mezun oldular. Demek istediğim bu meslekte hiçbir şeyin önceden görülemeyeceğidir. Eğer "işi şansa bırakmayacağım" diyorsanız, yukarıda yazdığım gibi çok okumak, çok çalışmak ve kendinizi bilgi-öğrenmeye karşı hep açık tutmanız gerekmektedir.

Beden söylemesi...



Belki ilginizi çekebilir....

2.Oyunculuk kursları... Tıkla

3.Bireysel Çalışmalar...Tıkla


Herkese başarılar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder